Yılmaz ÖZDİL yozdil@hurriyet.com.tr
Dün...
16 Mayıs, cuma, Mustafa Kemal'in Bandırma vapuruyla Samsun'a gitmek üzere yola çıktığı gün, yani 16 Mayıs, cuma, Bandırma limanı ile Samsun limanı satıldı!
*
Samsun'a bi varacak ki...
Liman satılmış.
"Ordu limanına yanaşalım" dese...
Satıldı.
"Çek Trabzon'a" dese...
O da satıldı.
"Rize?"
Satıldı.
"Bari Hopa'ya gidelim..."
O da satıldı.
"Dönün kardeşim Sinop'a!"
Satıldı.
"Ereğli limanı?"
Satıldı.
"Yarımca limanına gitsek..."
Satıldı.
*
"Bana satılmayan liman bulun" dese, dün itibarıyla, memleketi Karadeniz üzerinden kurtarması mümkün değil.
*
"Tekirdağ limanına çıkayım, oradan yüze yüze karşıya geçerim" dese... Satıldı.
*
"Dümeni Ege'ye kır" dese...
Dikili limanı satıldı.
İzmir limanı satıldı.
Kuşadası limanı satıldı.
Marmaris limanı?
Satıldı.
*
"Madem öyle Akdeniz'den girelim" dese...
Antalya limanı satıldı.
Alanya limanı satıldı.
Mersin limanı satıldı.
İskenderun limanı satıldı.
*
"İtalya'ya gidelim, oradan uçakla gelelim" dese... Havalimanları zaten satıldı.
*
Bakın "İtalya" dedim, aklıma geldi... Mustafa Kemal'in henüz haberi yok ama, İstanbul aşığı İtalyan ressam Zonaro, şahane bir tablo yapmıştı, "Galata Limanı..."
O da satıldı.
*
Birileri araya girip "satılmama koşulu"ndan vazgeçirmezse...
Mustafa Kemal'in işi zor!
16 Haziran 2008 Pazartesi
Liman von Sanders Yılmaz ÖZDİL yozdil@hurriyet.com.tr
mustafa ateser
gateser
Japon atasözü: Ne tarafa dönersen dön, kıçın arkadadır!Yılmaz ÖZDİL
Japon atasözü: Ne tarafa dönersen dön, kıçın arkadadır!"Benzine, mazota niye böyle habire zam yapılıyor" diye sorulunca, ne sormuştu Başbakan?
"Petrol kuyularımız mı var?"
Alkışlamıştı ahali.
*
Doğalgaza zam yapılınca ne dedi?
"Doğalgazın fiyatını biz belirlemiyoruz, üreticileri belirliyor, düşürecekse orası düşürüyor."
Gene alkışladılar.
*
Elektriğe zam yapılınca?
Hakeza.
*
E şimdi ekmeğe zam yapıldı...
İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı çıktı, ne dedi biliyor musunuz?
"Ekmeği unla yapıyoruz, fırıncıların buğday tarlası mı var?"
*
Ayakta alkışlıyorum, ayakta!
*
Ha diyebilirsiniz ki, "Kardeşim, bizim banknot matbaamız mı var?"
Kusura bakmayın...
O da sizin sorununuz.
*
Bakın "halkın cumhurbaşkanı" Tokyo'yu geziyor; siz hálá ayağınızda tokyo terlikle geziyorsunuz...
O nedenle, Japon atasözüyle başlamıştık; Türk tekerlemesiyle bitirelim: "Kedi nerede? Ağaca çıktı. Ağaç nerede? Balta kesti. Balta nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı, bitti, kül oldu."
mustafa ateser
gateser
12 Haziran 2008 Perşembe
Başka gezegenler bulamazsak insan ırkının sonu olur İngiliz fizikçi Prof. Stephen Hawking
Mudoda Outlet FırsatlarıÇok Özel Fiyatlara Alışveriş Şansı Güvenli Ve Online Alışveriş | |
Evrenin ve zamanın arasındaki ilişkiyi anlattığı ve bir çok insanın evren ile ilgili daha derin düşünmesine neden olan “Zamanın Kısa Tarihi” adlı kitabın yazarı İngiliz fizikçi Prof. Stephen Hawking, açıklamalarıyla yine büyük ses getirdi. ALS adlı bir tür kemik erimesi hastalığı nedeniyle 1985’ten beri terkerlekli sandalyeye bağlı bulunan ve kendisi için üretilmiş özel bir bilgisayar programı sayesinde konuşan 65 yaşındaki bilimadamı, insanlığın dünyada bir geleceği olmadığını ve en yakın zamanda başka gezegenlerde koloniler kurması gerektiğini söyledi. Evren’deki başka galaksilerde ve gezegenlerde hayat bulunduğuna inandığını söyleyen Hawking, bunun için uzay yolculuklarının büyük önemi olduğunu belirtti. Kendisinin de bir gün uzaya gitmek istediğini söyleyen Hawking, “Tanrı’nın varlığına inanıyor musunuz” sorusuna da ilginç bir cevap verdi. Hawking, “ Evrenin bilim kurallarına göre hareket ettiğine ve var olduğuna inanıyorum. Bu kuralları Tanrı koymuş olabilir. Ancak bu kurallar değişmez Tanrı da bu kurallar içerisinde var olabilir” diye konuştu. |
mustafa ateser
gateser
2 Haziran 2008 Pazartesi
Film şeridi gibi bilim
Geçen günlerde astronomlar ilk kez, ölen bir yıldızı gözlemlediler, başka bir deyişle bir süpernova patlamasını kameraya kaydettiler. Uluslararası astronomlar ekibi lideri, Princeton Üniversitesi’nden Alicia Soderberg, süpernova patlamasıyla ilgili açıklamasında, “Yıllardır bir yıldızı patlarken görmeyi düşlüyorduk. 9 Ocak’ta, doğru teleskopla, doğru zamanda, doğru yerdeydik. Tarihe tanıklık ettik” demişti. İşte o gün doğru zamanda, doğru yerde, doğru teleskopla olmak için, yıllarını vermişlerdi. Bilimsel ilerlemenin gerektirdiği kollektif sabır, disiplin, süreklilik, düzen, para, eğitimin büyüklüğü insanı hayrete düşürüyor. Doğruyu bulmak için bazen defalarca hata yapmak gerekiyor. İşin gerçeği, amatörce takip etmek için bile olsa, bilgiye ulaşmak bir çaba gerektiriyor.
Gerçek bir serüven
Popüler bilim çalışmaları, bazen işi fazla özetleyip, aynı anda hem macera coşkusunu, hem de entelektüel bir aktivite yapıyor olmanın verdiği rahatlığı yaşatmaya yönelik olabiliyor. Fakat artık her bilgi seviyesine ya da anlama kapasitesine uygun kitaba rastlamanın mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Hatta bilimsel bilgiden, bilimden, irfandan nefret dahi ediyor olsanız, size uygun bir popüler bilim kitabı bir yerlerde vardır. Aslında konuya ilgi duymasına rağmen, konsantrasyon bozukluğu sebebiyle derinleşemeyenler için veya işin çok başında olanlar için, çizgi roman formatında sunulanlar bile var. Hele çocuklar için hazırlanan bilim kitaplarının çeşitliliğine diyecek yok.
Raflarda yeni yer almaya bulan, National Geographics Society tarafından yayınlanan NTV Yayınları’nın dilimize kazandırdığı Bilimin Serüveni isimli kitap, sayıların icadından sicim teorisine merak edilen her konuda bilimin 4000 yıllık resimli tarihini sunuyor. Kitap; bilim muhabiri olan Discover veTime dergilerinin eski editörlerinden, birçok popüler bilim kitabının yazarı John Langone; Discover, Natural History, Scientific American gibi dergilerin editörlerinden, popüler bilim yazarı Bruce Stutz ile çocuklar için bilim kitapları da yazan Andrea Gianopoulos tarafından hazırlanmış. Yemek kitaplarından, araştırma kitaplarına, çocuk kitaplarından romana pek çok alanda başarılı çevirileri yayımlanan Duygu Akın’ın da kitaba katkısı büyük.
4000 yıllık böyle uzun soluklu bir bilim yolculuğuna koyulmak kimsenin gözünü korkutmasın. Zira Bilimin Serüveni her şeyden önce bilime yabancı olan okuyucu dikkate alınarak hazırlanmış. Okuyucunun konu hakkında hiçbir bilgisi olmadığı varsayılmış. Neredeyse ‘bilimdışı’ bir dil kullanılmış, ortalama okuyucuya gereksiz ve fazla gelebilecek bilimsel terimlere yer verilmemiş. Özel kelimelerin kullanıdığı yerlerde ise söz konusu kelimeler açıklanmış.
Kitap; Gökler, İnsan Bedeni, Madde ve Enerji, Yaşamın Kendisi, Dünya ve Ay, Zihin ve Davranış başlıklarıyla altı temel bölüme ayrılmış. Bütün bölümlerde standart olarak sunulan ilgilendirici zaman çizelgeleri, bilgi kutucukları, bölümler arası referanslar, çeşitli başlıklarla verilen mini özetler, kısa biyografiler, denemeler ve muhtelif ebatlardaki ihtişamlı resimler sayesinde, bilim tarihi hakikaten de bir serüvene dönüşüyor. Bütün bunlara rağmen, sayfalara cömertçe dağıtılmış kutucukların bazıları zorlanmışlık hissi taşıyor. Ne olursa olsun, anlayabildiğimiz ve bizi şaşırtan her doğru ‘bilimsel’ bilgi hayalgücümüzü çalıştırıyor, hayata dair sorularımızı artırıyor, ufkumuzu genişletiyor. Bilim, binlerce gizemi çözmeye çalışırken, bir yandan da sonsuz sayıda gizemle dolu.
mustafa ateser
gateser
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
.png)












