Yaşadıklarımıza pay biçeriz bazen. Başımıza bir felaket geldiyse, dünyada bizden kötü durumda olan kimse yoktur bizim için. Her kötü şey bizim başımıza gelmiştir. Zaten bu zamana kadar, hep bizi bulmuştur talihsizlikler. Yaratıcının bir mucizesi evren, evrenin içerisinde küçücük bir nokta dünya, dünyada küçücük bir alan yaşadığımız ülke ve ülkemizde de kocaman bir İstanbul... Kalabalığında kaybolası şehir... Egzoz dumanlarının karıştığı havasında kendimizi kaybettiğimiz olur bazen. Havasını derin derin akciğerlerimize çektiğimiz olur. Neler yaşatmıştır kimilerine. İstanbul’da atan kalplerin çokluğu ve aynı zamanda o çokluğu barındıran bir sürü ocak... Ocakların ışıkları sönerse bir gün, felaketler şehri de olur, sevinçlerin sebebi de. Fakat başımızda karabulutlar dolaştığında her şeyi silip atarız biz. Eser yoktur bunca güzellikten; sevinçten, aşktan, sevgiden. Nankörlüğümüzü bize hissettirmeyecek kadar asaletli bir şehirdir oldum olası. Tüm ışıklar söndüğünde, hangi ocakta ne kaynar bilemeyiz. Ancak yaşadıklarımızdan ders çıkarmayı da bilmeyiz. Sabır göstermeyiz hiç. Değer verdiklerimiz bize değer vermediğinde çok acı çekeriz değil mi? Akıllarına geldiğinizde yüzde tebessüm bırakabilecek biri olmak sizin elinizde! Günlük uğraşılarınızın yoğunluğu sebebiyle, gözünüzden kaçırdığınız, ihmal ettiğiniz çok şey olabilir. Bunları bir düşünün. Yokluk, var olmakla birdir bazen. Elinizdekilerle yetinmeyi bilmiyorsanız, yoksulsunuzdur. Tok olduğunuz halde gözünüz açsa, hâlâ yoksulsunuzdur; Bilgilerinizi kullanmayı beceremiyorsanız, yoksulsunuzdur; Sevgiden yoksunsanız yoksulsunuzdur!
GÜLŞAH ÜNSAL
11 Nisan 2008 Cuma
Yoksulluk aslında içinizdedir
mustafa ateser
gateser
Etiketler:
mateser yazılar yanlızlık gülümseyin mateser
.png)




 







 
     